Kızıl Bayrak'tan...
Kürt sorunu üzerinden gündeme getirilen ve Kürt silahlı hareketini tasfiye etmeyi hedefleyen “müzakere” aldatmacası, Abdullah Öcalan'ın Newroz'daki mesajıyla birlikte hız kazanmıştı. Başta Kürt halkı olmak üzere geniş bir kesimde sorunun masa başında çözüleceğine dair yanılsamaya yol açan, bu temelde sahte bir iyimserlik atmosferi yaratan tasfiyeci süreç, gelinen yerde dinci-gerici AKP iktidarının yeni hamleleri ile devam ediyor.
Özellikle gerillanın sınır dışına çekilmesi gündemi üzerinden iplerin gerilmesi, geçtiğimiz günlerde yeni bir İmralı trafiğine yol açtı. Önden AKP iktidarı adına Hakan Fidan ve hemen ardından BDP heyeti apar topar İmralı’ya yollandı. Bu son yapılan İmralı trafiği ile AKP gericiliğinin ve tasfiye projesinin önü düzlenmek isteniyor. İmralı'da kurulan masa, sermaye hükümeti tarafından bu temelde değerlendiriliyor. Bütün bu gelişmeler bir kez daha sermaye düzeni koşullarında müzakere masalarından tasfiye projeleri dışında hiçbir sonuç elde edilemeyeceğini gözler önüne seriyor.
***
Bu gelişmeler, başta Kürt sorunu olmak üzere, yaşanan siyasal-toplumsal gelişmeler ve gündemlere işçi sınıfının bağımsız devrimci sınıf tutumu üzerinden müdahale etmenin kritik önemini döne döne ortaya koyuyor. Bunun yolu etkili, yaratıcı, inisiyatifli ve politik gündemlere dayalı etkin ve yaygın bir sınıf-kitle çalışmasından ve işçi sınıfını politik mücadeleye kazanmaktan geçiyor.
İçinden geçtiğimiz dönemdeki gelişmeler, işçi sınıfı eksenli politik bir mücadelenin yakıcılığını ve aciliyetini de ayrıca ortaya koyuyor. Bunun bilinci ile hareket eden sınıf devrimcileri, yürüttükleri gündelik siyasal faaliyetin merkezine işçi sınıfını bağımsız devrimci çizgiye kazanmayı oturtmalı, attıkları her adımda bunu hassasiyetle gözetmelidirler.
***
Sınıf hareketi cephesinde yaşanan güncel gelişmeler, sınıfın bağrında biriken mücadele dinamiğini bir kez daha gözler önüne seriyor. Bir tarafta metal TİS'leri üzerinden gündeme gelen hareketlilik, öte yandan mevzi direnişlerde yaşanan yoğunlaşma sınıf bünyesinde biriken mücadele ve örgütlenme potansiyelini ortaya koyuyor. Bütün bu gelişmeler 1 Mayıs’ın ön günlerinde sokakların ve mücadele alanlarının ısınmasına vesile oluyor.
1 Mayıs’ın öngünlerindeki bu gelişmeleri ve ortaya çıkan mücadele potansiyelini etkin bir tarzda değerlendirmek, biriken hoşnutsuzluğu ve mücadele eğilimini kitlesel bir şekilde 1 Mayıs alanlarına taşımak büyük önem taşıyor. Sınıf devrimcileri 1 Mayıs’a yönelik hazırlıklarını yaparken bu gerçekliği muhakkak hesaba katmalıdır.
***
Ekim Gençliği'nin 144. sayısı çıktı. Ekim Gençliği’nin Nisan 2013 tarihli son sayısına Eksen Yayıncılık bürolarından ve kitapçılardan ulaşabilir.
|